Oyuncu Cem Yiğit Üzümoğlu ve diğer 20 kişinin, 2 Nisan 2023 tarihinde sosyal medya platformları üzerinden ‘boykot’ çağrıları yapmasıyla ilgili başlatılan soruşturma tamamlandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, bu konuda bir iddianame hazırladı ve iddianamede toplam 21 kişi ‘şüpheli’ olarak yer aldı. Bu gelişme, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve bazı ilçe belediyeleri hakkında gerçekleştirilen operasyonlar sonrasında, sosyal medyada gerçekleştirilen boykot çağrıları üzerine başlatılan bir soruşturmanın parçası olarak değerlendiriliyor.
İddianamede yer alan kişinin isimleri; Cem Yiğit Üzümoğlu, Aslı Yirsutimur, Bekir Aslan, Berna Güneri Kutlu, Burçin Erol, Buse Vatansever, Ceren Örnek, Damla Kırali, Deniz Bulutsuz, Mehmet Erdem Cevahirefendioğlu, Muhammet Enes Özel, Ömer Çiftçi, Seren Aydın, Sertaç Doğanay, Seyda Murat Germen, Şenay Ağgez, Tunahan Mert Topuz, Uğur Yangın, Yeliz Ağdemir, Zeynep Ocak ve Zeynep Sena Altan olarak sıralanmaktadır. Bu kişiler, ‘kişiler arasında ayrımcılık yaparak bir kişinin olağan bir ekonomik etkinlikte bulunmasını engelleme’ ve ‘basın ve yayın yoluyla halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme’ suçlamalarıyla karşı karşıya kalmaktadır.
Hazırlanan iddianamede, bu şüphelilere 2 yıl 6 aydan 7 yıl 6 aya kadar hapis cezası verilmesi talep edilmektedir. Bu durum, söz konusu kişilerin sosyal medya üzerinden gerçekleştirdikleri fiillerin hukuka aykırı olduğu yönündeki görüşleri ortaya koymaktadır. Sosyal medya platformlarının, günümüzde bireyler ve topluluklar arasında haberleşme ve kamuoyunu etkileme aracı olarak kullanılması, bu tür durumların daha da gündeme gelmesine yol açmaktadır. Boykot çağrıları yapmanın suç oluşturabileceği ve hangi koşullarda bu tür etkinliklerin gerçekleştirilebileceği ise tartışma konusu olmaya devam etmektedir.
Özellikle son yıllarda, toplumsal olaylar üzerine sosyal medya aracılığıyla yapılan çağrılar ve yorumların etkisi büyümektedir. Bu bağlamda, sosyal medya kullanıcıları, alışveriş veya ekonomik faaliyetler konusunda yönlendirmelerde bulunarak bir boykot gerçekleştirebilirler. Ancak, bu eylemlerin hukuksal boyutu, bireyler arası ilişkiler ve toplumsal dinamikler açısından daha karmaşık hale gelebilmektedir. Şüpheli kişilerin bu suçlamalara maruz kalması, sosyal medya kullanımıyla bireysel hakların ne ölçüde korunabileceği ile ilgili yeni tartışmaları da beraberinde getirmektedir.
Bütün bu gelişmeler, Türkiye’de sosyal medya influencer’larının ve ünlülerinin, toplumsal meseleler karşısında ne şekilde duruş sergileyeceği sorularını gündeme getirmektedir. Söz konusu kişilerin sosyal medya üzerindeki eylemleri, toplumda geniş yankılar uyandırırken, yasal süreçlerin de ne şekilde işleyeceği merak ediliyor. Ceza talepleri ve adli süreçler, bu tür olayların sosyal medya üzerindeki etkilerini tetikleyebilir ve benzer durumların oluşmasını da engelleyebilir. Dolayısıyla, bu durum hem hukuk hem de siyaset açısından toplumsal dinamiklerin nasıl şekillendiği konusunda önemli bir örnek teşkil etmektedir.