Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) tarafından gösterilen Cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yanı sıra Şişli ve Beylikdüzü belediye başkanlarının da aralarında bulunduğu toplamda 48 kişinin gözaltına alınmasıyla başlayan protestolar, ülke genelinde büyük bir büyüme gösterdi. Bu eylemler sırasında, 20 yaşındaki milli eskrim sporcusu Murat Sarp Aşık tutuklandı. Protestolar, halkın öfkesi ve taleplerinin bir yansıması olarak kendini gösterdi ve pek çok kişi gözaltına alınırken, bu durum tutuklamalarla daha da derinleşti.
Murat Sarp Aşık, protestolar sırasında yüzünde bir medikal maske bulunduğu gerekçesiyle polis tarafından darp edilerek gözaltına alındı. Öğrenilen bilgilere göre, gözaltına alındıktan sonra tutuklanarak Metris Cezaevi’ne gönderilmesi kararı alındı. Bu durum, protestoların ve gözaltıların ne kadar geniş bir kitleye yayıldığını açıkça ortaya koydu.
Murat Sarp Aşık, 2911 sayılı Gösteri ve Toplantı Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet suçlamasıyla tutuklandı. Avukatı, mahkemeye sunduğu savunmasında müvekkilinin bu kanuna herhangi bir muhalefeti olmadığını ve suç işleme kastının bulunmadığını belirtti. Ayrıca, müvekkilinin gözaltına alındığı esnada darp edildiğine ve bu nedenle ciddi yaralanmalar yaşadığına dikkat çekti. Dudağının patladığı, alnında beş santimetrelik bir kesik oluştuğu, kafasının arka kısmının şiştiği ve ellerinde yaralar bulunduğu ifade edildi.
Aşık’ın avukatı, müvekkilinin anayasasıyla kendisine tanınan toplanma ve ifade özgürlüğü hakkını kullanmaya çalıştığını vurguladı. Ancak, güvenlik güçlerinin orantısız güç kullanımı ile müvekkiline usulsüz bir şekilde gözaltı işlemi uygulandığını ifade etti. Ayrıca, valiliğin aldığı kısıtlama kararının hukuka aykırı olduğunu ve internet erişiminin kısıtlanması sebebiyle bu karar hakkında bilgi sahibi olamadığını söyledi. Avukata göre, bu yasak yalnızca valiliğin sosyal medya hesaplarından paylaşılmıştır.
Murat Sarp Aşık’ın üzerine atılan suçlamalar, kendisinin bir protestocu olarak haklarını savunma çabası içinde olmasının ardından geldikçe, olayın hem toplumsal hem de hukuksal boyutları oldukça tartışmalı hale geldi. Aşık ve onun gibi gözaltına alınan diğer kişilerin durumu, Türkiye’deki ifade özgürlüğü ve protesto hakları konusundaki tartışmaları da derinleştirdi.
Türkiye’deki bu gelişmeler, uluslararası alanda da dikkat çekirken, ifade özgürlüğü ve insanların kendilerini ifade etme haklarının önemi bir kez daha dile getirildi. Aşık’ın durumu, gelecekte benzer eylemlerdeki gözaltı ve tutuklamaların hukuki durumunu sorgulamak adına önemli bir örnek olarak kayıtlara geçecektir.