Gençlerin Geleceği İçin ‘Ezilmeyecek’ Mesajı!

0

BEĞENDİM

0

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, yaşanan olaylar üzerine sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda, genç bir öğrencinin güvenlik güçleri tarafından yere yatırılması ve ezilmesi ile ilgili bir fotoğrafın kendisinde yarattığı duygusal etkileri dile getirdi. “Telefonuma düştüğü an parmağımı kaydırıp geçemedim. Takılıp kaldım. Araştırdım… Ama o ezilme anı bir türlü gözümün önünden gitmiyor,” sözleriyle, söz konusu olayın travmatik etkisine dikkat çekti.

Bu genç öğrencinin hayatına dair yalnızca birkaç ayrıntı paylaşan Soyer, muhtemelen 20’li yaşlarında olduğunu ve 1 Mayıs coşkusunu kutlamak için en güzel kazağını giyerek evinden çıktığını belirtti. Ancak, “çevik kuvvet” yazan polislerin altında ezileceği fikrini aklından dahi geçirmemiş olduğunu ifade etti. Bu durum, Soyer’in ifade ettiği gibi, gençlerin yaşadığı zulmün ne kadar düşündürücü ve acı verici olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.

Soyer, bu acı fotoğrafın vicdan sahibi herkes üzerinde derin bir etki yarattığını vurgulayarak şu soruları sordu: “Bu tabloyu hakkedecek ne yapmış olabilir? Annesi, babası, arkadaşları bu kareyi gördüğünde ne hissetmiştir? O delikanlı şimdi nerede, sağlığı nasıl? Gözaltına mı alındı?” Bu sorular, hem gençlerin güvenliğinin sorgulanmasına hem de toplumun yaşadığı korku iklimine işaret ederek, derin bir endişe yaratmaktadır.

Soyer, mesajının sonunda bir umut ışığı yakarak, “Bilsinler ki iktidarlar ceberrutlaştıkça sonları yaklaşır. Gömerek yok edeceklerini sandıkları şeylerin tohum olduğunu unutanlar, tarihin yönünü değiştiremez.” şeklinde ifadeler kullandı. Bu, onun geleceğe yönelik inancını ve umutlarını yansıtmaktadır. Soyer, gençlerin bir daha asla ezilmeyecekleri, adil ve özgür bir gelecek kurma vaadini yineleyerek, “O nedenle; geçmiş olsun değil delikanlım, gelecek olsun…” sözleriyle mesajını tamamladı.

Bu açıklama, sadece bireysel bir üzüntü değil, aynı zamanda toplumsal bir eleştiri içeriyor. Soyer’in sözleri, iktidarların baskı mekanizmalarına karşı duruş sergileyen bir perspektifi temsil ediyor. Gençlerin, barışçıl bir şekilde toplumsal taleplerini dile getirmeye çalışırken maruz kaldığı zorbalık, toplumun büyük bir kesimi için kabul edilemez bir durumdur. Bu olay, toplumsal hareketlerin önemini ve genç neslin rolünü yeniden gözler önüne sermektedir. Soyer’in sohbeti, sadece bir olayın ardından yapılan bir yorum değil, aynı zamanda toplumsal adalet, eşitlik ve özgürlük mücadelesinin bir parçasıdır.