Terör örgütü PKK, 12. Kongresi’nin ardından beklenmedik bir açıklamayla silahlı mücadeleyi sonlandırma ve kendini feshetme kararı aldı. Bu gelişme, kamuoyunda ve akademik çevrelerde geniş yankı uyandırdı ve farklı açılardan tartışılmaya başlandı. Öncüşehir’e konuşan Siyaset Bilimci Dr. Zekiye Seda Sönmez, PKK’nın silahlı mücadeleyi sonlandırmasının HDP/DEM gibi partilere daha geniş bir seçmen tabanına ulaşma imkânı sunabileceğini belirtti.
Yaşanan gelişmelerin kritik bir potansiyele sahip olduğunu dile getiren Sönmez, PKK’nın silahlı mücadelesine son vermesinin toplumsal barışa katkı sağlayabileceğini ifade etti. “PKK’nın dağılması veya kendini feshetmesi, Türkiye’deki siyasal yapılara, toplumsal dinamiklere ve uluslararası ilişkilere yönelik muhtemel etkilerini değerlendirmek gerekir” diyen Sönmez, PKK’nın gölgesinin ortadan kalkmasının HDP/DEM gibi legal Kürt siyaseti yapan partilerin “şiddetle arasına mesafe koymadığı” eleştirisinden kurtulmalarına fırsat tanıyabileceğini belirtti. Bu durum, Dem Parti’nin meşruiyetinin artmasına ve siyasi arenada daha rahat hareket edebilmesine olanak sağlayabilir.
Ancak, PKK’nın silahlı faaliyetlerinin sona ermesiyle bazı toplumsal kesimlerde hayal kırıklığı ve yönsüzlük oluşabileceği de kaydedildi. Kürt toplumunun bazı kesimleri, PKK’nın silahlı mücadelesini kimliklerinin bir parçası olarak görsede, bu durum değişime uğrayabilir. Sönmez, PKK’nın ortadan kalkmasının Türk kamuoyunda büyük oranda olumlu karşılanacağını düşündüğünü vurguladı. Bu gelişmenin, toplumsal güvenlik algısını güçlendirebileceğini ve demokratik hakların genişlemesi için alan açabileceğini ifade etti.
PKK’nın feshi, Türkiye’nin uluslararası ilişkilerini de etkileyecektir. Sönmez, “PKK’nın ortadan kalkması, Türkiye’nin NATO ve AB ile ilişkilerinde önemli bir kırılma noktası olabilir” diyerek, Avrupa Birliği’nin Türkiye’yi insan hakları ve Kürt meselesindeki gelişmeler üzerinden eleştirdiğini hatırlattı. PKK tehdidinin ortadan kalkması, Türkiye’nin reform ve uyum sürecinde daha az dirençle karşılaşmasına olanak tanıyabilir. Bu durum, Türkiye’nin uluslararası alanda “terörle mücadele eden ülke” imajından daha barışçıl bir aktör kimliğine evrilmesine zemin oluşturabilir.
PKK’nın feshi sonrası benzer örgütlenmelerin ortaya çıkma riskine de değinen Sönmez, “Bu boşluğun radikal veya kriminal gruplarca doldurulma riski mevcuttur. Örgütten kopan bireylerin başka yapılar kurması veya mevcut yapılarla birleşmesi mümkündür” şeklinde uyarıda bulundu. Özellikle genç nüfusun dışlanmışlık hissi ve ekonomik yoksullukla birleştiğinde bu riskin artabileceğine dikkat çekti. Dolayısıyla, siyasi çözüm ile eş zamanlı olarak kapsamlı bir kalkınma programı ve kültürel tanınma politikalarının geliştirilmesi gerektiğinin altı çizildi.
Sonuç olarak, PKK’nın feshi Türkiye için tarihi bir dönüm noktası olabilir. Ancak bu gelişmenin barışa evrilmesi, devletin ve siyasi aktörlerin alacağı adımlara bağlıdır. Legal siyaset alanının genişletilmesi, kültürel hakların tanınması ve demokratik reformların hızlandırılması, bu süreci kalıcı hale getirebilir. Eğer bu adımlar atılmazsa, fırsat bir kez daha tehdit