Son günlerde Türkiye’nin gündeminde yer alan bir olayda, 6 yaşındaki çocukların evlendirilebileceğini savunan Nureddin Yıldız’ın Boğaziçi Üniversitesi’nde konuşmacı olarak katılacağı etkinlik büyük bir tartışma yarattı. Yıldız’ın bu görüşleri, toplumun birçok kesiminden tepki topladı ve bu durumu protesto etmek amacıyla birçok öğrenci kampüste toplandı. Ancak protestolar, polis müdahalesiyle sonuçlandı.
Protesto sırasında, 6 öğrenciden biri olan Sinemis Zülâl gözaltına alındı ve daha sonra tutuklandı. Sinemis Zülâl’ün serbest bırakıldığı haberi, Anne Baba Dayanışma Ağı tarafından duyuruldu. Ancak maalesef diğer 5 öğrencinin tutukluluk hali devam etmekte. Bu durum, protestolara katılan gençlerin geleceği açısından endişe yarattı.
Protestoya katılan toplam 97 öğrenci, 2 gün önce gözaltına alınmıştı. Boğaziçi Üniversitesi’nin kampüsünde gerçekleştirilen bu protestolang sırasında, çevik kuvvet polisinin ve diğer güvenlik güçlerinin müdahelesiyle birçok öğrenci darp edilerek gözaltına alındı. Müdahale sırasında öğrencilerin ters kelepçelenmesi ve vurulması, güçlü bir tepki ve eleştiri aldı.
Protestoların ardından, ertesi gün 82 kişi serbest bırakıldı. Ancak bu süreçte, 15 kişi tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi ve bunlardan 6’sı tutuklandı. Bu tutuklamaların ardından, toplumda büyük bir infial oluştu. Protestolar, yalnızca Nureddin Yıldız’ın Boğaziçi Üniversitesi’ndeki etkinliği ile sınırlı kalmayıp, çocukların evlendirilmesi gibi son derece tartışmalı bir konu hakkında toplumun görüşlerini ortaya koyma amacı taşıyor.
Öğrencilerin tutuklanması ve gözaltına alınması, akademik özgürlükler ve ifade özgürlüğü konusunda ciddi bir sorun olarak değerlendirilmeye başlandı. Boğaziçi Üniversitesi gibi Prestijli bir kurumdaki öğrencilerin, düşüncelerini dile getirmek amacıyla düzenledikleri protestoların bu şekilde sonlandırılması, üniversitelerin bağımsızlığı konusunda da soru işaretleri doğurdu.
Nureddin Yıldız’ın sokakta veya bir üniversitede konuşması, özellikle gençler arasında ciddi bir tartışma konusudur. Çocuk yaşta evliliklerin kültürel, sosyal ve psikolojik etkileri hakkında yapılan tartışmalar, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın hakları konusunda da geniş bir yelpazeye yayılıyor. Öğrencilerin bu konudaki duyarlılıkları, toplumun genelinde de benzer bir hareketlenmeye yol açabilir.
Özetle, Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan bu olay, yalnızca bir protesto değil aynı zamanda Türkiye’de toplumsal cinsiyet, çocuk hakları ve ifade özgürlüğü hakkında geniş bir tartışmanın da kapılarını araladı. Üniversite öğrencilerinin tutuklanmasının ardından kamuoyunun ve sivil toplum kuruluşlarının dikkatini çeken bu durum, gelecekte benzer olayların yaşanmaması ya da daha etkili protestoların düzenlenmesi için bir farkındalık yaratır mı sorusu akıllarda kalmaktadır.