Mardin Artuklu Üniversitesi personeli ve dalış eğitmeni Cenk Yılmaz, dalış ekibiyle birlikte İzmir’in Karaburun ilçesi açıklarında, 9 Eylül vapurunun batığının bulunduğu bölgede Türk ve Filistin bayraklarını açarak dikkat çekici bir etkinlik gerçekleştirdi. Bu dalış, Gazze’de 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana yaşanan ve halkı zorunlu göçe, açlık krizine sürükleyen sistematik soykırıma dikkat çekmek amacıyla yapıldı. Yılmaz, dalış öncesinde yaptığı açıklamalarda, bu duruma sessiz kalmanın kendileri için mümkün olmadığını vurguladı.
Dalış eğitmeni Cenk Yılmaz, Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerinde dalışlar yaptıklarını ifade ederken, bu etkinliğin amacının sadece dalış yapmak değil, aynı zamanda derin denizlerden Gazze’deki soykırıma dikkat çekmek olduğunu belirtti. Yılmaz, bazı ülkelerin açlığa terk edilen Filistin halkına deniz üzerinden gıda göndermeye çalıştığını ancak bu yardımların İsrail tarafından engellendiğini ve gemilerin batırıldığını gözlemlediklerini dile getirdi. Böyle bir duruma karşı durmak ve sesi duyulmayanların çığlığını su altından da olsa duyurmak istediklerini ifade etti.
Cenk Yılmaz, İzmir’in Karaburun ilçesindeki 9 Eylül vapurunu batığına yaptıkları dalışta, Türk bayrağı, üniversitelerinin pankartı ve Filistin bayrağını batığın en görünür noktasına astıklarını belirtti. Dalışları yaklaşık 25 dakika sürdü ve Yılmaz, dalış esnasında tüm katılımcıların bu görüntülerin farkındalığını artırma potansiyeline sahip olduğunu ifade etti. Ayrıca, Mardin Artuklu Üniversitesi’nin konuya duyarlılığına da değinen Yılmaz, rektör Prof. Dr. İbrahim Özcoşar’ın söylemlerinin kendilerini cesaretlendirdiğini ve bu konuya dikkat çekme gerekliliğini hissettirdiğini aktardı.
Dalış eğitmeni Kardelen Yılmaz da etkinlikte yer aldı ve Gazze’de yaşanan sürecin insani boyutuna dikkat çekti. Sivil halkın hedef alındığı, temel yaşam haklarının ellerinden alındığı bu duruma sessiz kalmanın bir seçenek olmadığını vurgulayan Kardelen Yılmaz, insanların bu adaletsizliğe karşı ses çıkarması gerektiğini ifade etti. Yılmaz, amaçlarının sadece sosyal medyada bir fotoğraf paylaşmak olmadığını, insanların düşünmelerini sağlamak ve empati kurmalarına yardımcı olmak olduğunu belirtti.
Kardelen Yılmaz, su altında açtıkları bayrağın sadece görsel olarak değil, vicdani bir çağrı olduğunu ve sessizliğe karşı bir duruş sergilediklerini ifade etti. Bu eylemin belki küçük bir adım olduğunu fakat her vicdanlı sesin büyük bir zincirin halkası olabileceğine inandıklarını belirtti. Sonuç olarak, bu etkinlik hem su altındaki dünyanın sessizliğine bir yanıt hem de insanlığın vicdanına bir çağrıda bulunma amacı taşıyordu. Böylece, dalgıçlar ve etkinlik katılımcıları, kendi çalışma alanları aracılığıyla toplumsal bir meseleye ışık tutmayı başardılar.