0

BEĞENDİM

0

Belevi Mahallesi ve Jeotermal Enerji Projesine Tepkiler

Belevi Mahalle Muhtarı Doğan Dönmez, mahalledeki vatandaşların büyük çoğunluğunun geçim kaynağının tarım olduğunu belirterek, Jeotermal Enerji projesinin, doğaya ve bölge halkına zarar vereceğini ifade etti. Muhtar Dönmez, Belevi’nin Ramsar Sözleşmesi kapsamındaki koruma alanı olarak tescil edilen ve “Kuş Cenneti” olarak bilinen önemli bir doğal yaşam alanı olduğunu vurguladı. Bu alan, 26 farklı kuş türü, 6 balık çeşidi ve toplam 4.000 dönüm arazi üzerinde yer alan bir gölü barındırıyor.

Muhtar Dönmez, Jeotermal Enerji projesinin bu hassas ekosisteme büyük zarar vereceğini dile getirirken, Belevi halkının doğalarını ve geçim kaynaklarını koruma konusundaki kararlılığını özellikle vurguladı. “Biz köylüler olarak doğamızı, toprağımızı ve geleceğimizi korumaya kararlıyız,” diyen Dönmez, mahalle sakinlerinin bu projeye karşı çıkacaklarını belirtti. Ayrıca, “Doğamızı zehirlemelerine izin vermeyeceğiz,” ifadesiyle, projeye karşı duruşlarını net bir şekilde ortaya koydu.

Muhtar Dönmez, İzmir Valisi’ne seslenerek, “Bizi bu şekilde mağdur etmelerine izin vermeyin,” çağrısında bulundu. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Köylü milletin efendisidir,” sözlerini hatırlatan Dönmez, yetkilileri halkın yanında durmaya ve Belevi’nin doğal zenginliklerini korumaya davet etti. Bu durum, Belevi halkının kendilerini koruma isteğinin yanı sıra, tarıma dayalı geçim kaynaklarının da önem taşıdığını gösteriyor.

Belevi Mahallesi’nin ekosistemi, yerel halk için büyük bir anlam taşıyor. Tarım, mahallede yaşayanların temel geçim kaynağı olduğu için, ekosistem dengesi, yaşam kalitesi ve ekonomik sürdürülebilirlik açısından kritik bir rol oynuyor. Jeotermal Enerji projelerinin doğa üzerinde yaratacağı olumsuz etkilerle birlikte, bu etkilerin tarım ve yerel toplum üzerinde yaratacağı ekonomik yük de endişe verici bir konudur.

Gözlemlenen kaygılar, mahalle sakinleri arasında yürütülen anketler ve müzakerelerle de destekleniyor. Belevi halkının büyük bir kısmı, gördükleri doğal güzelliklerin ve sunduğu tarımsal olanakların kaybolmasından korkuyor. Bu nedenle, mahallede düzenlenen toplantılar ve protestolar yoluyla, bölge halkının sesi daha fazla duyulmaya çalışılıyor. Projeye karşı olan muhalefet, sadece çevresel değil, aynı zamanda sosyo-ekonomik bir mücadeleye de dönüşmüş durumda.

Dönmez’in çağrısı, yalnızca Belevi halkının değil, aynı zamanda çevre aktivistlerinin ve doğal yaşam savunucularının dikkatini çekmektedir. Projeye olan bu muhalefet, daha geniş bir çevresel koruma hareketinin parçası olarak algılanıyor. Yerel yöneticiler ve toplum liderleri arasında gerçekleştirilecek diyalogların artırılması, bu tür projelerin nasıl yönetileceğine dair daha iyi bir anlayış geliştirilmesine yardımcı olabilir.

Sonuç olarak, Belevi Mahallesindeki bu durum, doğal kaynakların korunması ve toplumsal ekosistem uyumunun sağlanması açısından oldukça önemli bir örneği teşkil etmektedir. Bu tür projelerin, yerel halkla birlikte cesurca tartışılması ve halkın görüşlerinin dikkate alınması, gelecekte benzer durumların önlenmesine yardımcı olacaktır.