Türkiye’nin gündeminde önemli yer tutan ‘sahte diploma’ ve ‘sahte e-imza’ iddiaları ile ilgili olarak, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) tutuklu Cumhurbaşkanı Adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu açıklamalarda bulundu. İmamoğlu, Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, “Alın teriyle, helalinden başarmaya olan inanç yerle bir edildi. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde gönül rahatlığıyla ‘çalışır, hak eder, kazanırım’ diyebilen kimse kalmadı” ifadelerini kullandı.
İmamoğlu, yaşanan bu durumun Türkiye’deki adalet ve liyakat anlayışını sarsmakla birlikte, “Adalet ve liyakat yerini herkesin kimlik bilgileri çalınmışken çıkıp iki kelâm edemeyen akla bıraktı” şeklinde yorumladı. Ayrıca, “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile kendine uygun zemini bulan bu zihniyet, artık devletimizin geleceği için çok büyük bir zafiyet oluşturmaktadır” dedi.
Fikrini daha da açan İmamoğlu, Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu ve sistemin işleyişini eleştirerek, “Üzülerek ilan ediyorum ki çürüme devasa boyutlara ulaştı. Sistem çöktü” dedi. Temel kamu hizmetlerinin ve devlet otoritesinin sağlanmasında güvenin kaybedildiğini belirterek, “Güvenlikten istihbarata, tapudan nüfusa, üniversitelerden milli eğitime güvenilir devlet algısı çöktü” ifadeleriyle mevcut durumu özetledi.
Bu durumun Türkiye için bir tehlike arz ettiğinin altını çizen İmamoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Ülkemize ve devletimize sahip çıkmak zorundayız. Bu sistem değişmeli! Herkes için her yerde önce adalet! Önce hürriyet!” Geniş bir kitleye hitap eden bu açıklamalar, toplumda adalet arayışını ve sistem değişikliği isteğini vurguladı.
İmamoğlu’nun açıklamaları, Türkiye’nin hukuk ve demokrasi standartlarının sorgulanmasına neden olurken, birçok vatandaşın da bu sorunlarla ilgili endişelerini ortak bir sesle ifade etmesine zemin hazırladı. Bu bağlamda, İmamoğlu’nun ifadeleri sadece siyasi bir tutumdan öte, halkın içerisindeki adalet arayışının ve liyakat taleplerinin de bir yansıması olarak değerlendirildi.
Sonuç olarak, İmamoğlu’nun açıklamaları sadece bireysel bir eleştiri değil, Türkiye’nin mevcut yönetim anlayışı ve sistematiği üzerine derinlemesine bir eleştiri oluşturmakta. ‘Sahte diploma’ ve ‘sahte e-imza’ iddialarının ortaya çıkması, adalet ve kamu güveninin sorgulanmasına neden olurken, bu durumun giderilmesi adına ciddi bir stratejik değişikliğin gerekliliği ise geniş bir siyasi tartışmayı tetikler nitelikte.