İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) yönelik başlatılan yolsuzluk soruşturması sonucunda tutuklanan ve görevinden uzaklaştırılan Ekrem İmamoğlu ile ilgili önemli bir gelişme yaşandı. İstanbul Üniversitesi, İmamoğlu’nun diplomasının iptal edildiğini duyurdu. Bu durum, üniversitenin 18 Mart 2025 tarihli Yönetim Kurulu toplantısında alınan bir karar sonrası gerçekleşti.
Bahsi geçen toplantıda, İmamoğlu’nun 1990 yılında İşletme Fakültesi İşletme (İngilizce) Lisans Programı’na yapılan usulsüz yatay geçişin tespit edildiği kaydedildi. Bu usulsüz geçiş nedeniyle, İmamoğlu’nun mezuniyetinin ve diplomasının iptaline karar verilmesi, ‘yokluk’ ve ‘açık hata’ gerekçeleriyle açıklanmaktadır. Dolayısıyla, bu hatanın sonuçları, İmamoğlu’nun akademik kariyerini doğrudan etkilemiş oldu.
İstanbul Üniversitesi yönetimi, kararını İmamoğlu’na tebliğ ederken, tebligat metninde şu ifadeleri kullandı: “Üniversitemiz Yönetim Kurulunun 18.03.2025 tarihli ve 61 No’lu toplantısında alınan 3 sayılı hükmü ile İşletme Fakültesi İşletme (İngilizce) Lisans Programına 1990 yılında usulsüz yatay geçiş yapmanız nedeniyle, yatay geçiş kararınızın ve bu karara dayalı olarak elde ettiğiniz mezuniyetinizin ve diplomanızın ‘yokluk’ ve ‘açık hata’ gerekçeleriyle geri alınmak suretiyle iptal edilmesine karar verilmiştir. Söz konusu karara istinaden İşletme Fakültesi İşletme (İngilizce) Programı Lisans mezuniyetiniz ve diplomanız iptal edilmiştir.”
Yolsuzluk soruşturması ve akabinde yaşanan bu süreç, İmamoğlu’nun kamuoyundaki imajına büyük bir darbe vurmuş durumda. Uzun yıllar boyunca İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini sürdüren İmamoğlu, bu olaylarla birlikte siyasi kariyerinin zorlu bir döneme girdiğini göstermektedir. Üniversitenin aldığı karar, yalnızca İmamoğlu’nun akademik geçmişine odaklanmakla kalmayıp, aynı zamanda Türk siyaseti içindeki dinamikleri de yeni bir boyutta şekillendirebilir.
İmamoğlu’nun durumu, Türkiye’deki eğitim sisteminin şeffaflığı ve liyakat konularında bir tartışmayı da beraberinde getirdi. Eğitim kurumlarının başvuru süreçleri ve mezuniyet koşulları üzerinde yeniden değerlendirme yapılması gerektiği düşüncesi, kamuoyunda sıkça dillendirilmeye başlandı. Bu tür durumların önüne geçebilmek amacıyla, gelecekteki öğrenim süreçlerinde daha sıkı denetimler uygulanması gerektiği vurgulanmaktadır.
Sonuç olarak, İstanbul Üniversitesi’nin İmamoğlu’nun diplomasını iptal etmesi, sadece bireysel bir durum olmanın ötesine geçerek, toplumsal ve politik bir tartışmanın fitilini ateşlemiş gibi görünüyor. İmamoğlu’nun önümüzdeki günlerde nasıl bir yol izleyeceği ve bu durumun sonuçlarının ne olacağı ise merakla beklenmektedir.