İzmir Körfezi’nde Balık Ölümü ve Pis Koku Sorunu

0

BEĞENDİM

0

İzmir’de, geçtiğimiz yıl körfezdeki kirliliğe bağlı olarak oluşan kötü koku ve hava sıcaklığının artmasıyla birlikte yeniden ortaya çıkan balık ölümleri, bölgedeki sorunları daha da derinleştiriyor. Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi olan Prof. Dr. Doğan Yaşar, İzmir Körfezi üzerinde uzun yıllardır sürdürdüğü araştırmalar sonucunda, ilk defa iki yıl üst üste balık ölümlerine tanıklık ettiği ifade etti. Prof. Dr. Yaşar, deniz kirliliğinin ciddi boyutlara ulaştığını ve deniz suyu renginin koyu kahverengi olduğunu belirterek, “Denizimiz maalesef çok kirli. Çok fazla plankton patlaması var,” dedi.

Özellikle Bayraklı, Karşıyaka ve Turan sahillerinde, kötü koku eşliğinde irili ufaklı ölü balıkların su yüzeyine çıktığı gözlemleniyor. Geçtiğimiz yıl toplu balık ölümleriyle birlikte yaşanan kötü koku, bu yıl da hava sıcaklıklarının yükselmesiyle yeniden baş göstermiştir. Bu durum, bilim insanlarını ve çevre aktivistlerini endişelendirirken, insan sağlığı üzerinde de olumsuz etkilere yol açabilme potansiyeline sahip. Balık ölümlerinin yeniden başlamasıyla bölgedeki deniz yaşamının ne kadar tehdit altında olduğu açıkça görülmektedir.

Prof. Dr. Doğan Yaşar, çevre kirliliğinin nedenlerini değerlendirirken, yerel belediye yetkililerinin hala alüminyum sülfat kullanarak sorunları çözmeye çalıştığını, bu yöntemlerin ise çoğu kirliliğe çözüm getirmediğini dile getirdi. “Kuzey sirkülasyon kanalı açmayı planlıyorlar, ancak bu tür uygulamaların mevcut kirlilikle hiçbir alakası yok,” diyen Yaşar, asıl sorunun derelerden gelen fabrikaların arıtmadan attıkları sular olduğunu vurguladı. Ayrıca, 2007 yılında derelerin altının betonlanmasının bu sorunun derinleşmesinde büyük bir rol oynadığını da belirtti.

Prof. Dr. Yaşar, 2003 yılında yapılan çalışmalar sonucunda İzmir Körfezi’nin temizlenip masmavi hale gelmesinin, basında “İzmir mucizesi” olarak anıldığını hatırlattı. Ancak 2005 yılından itibaren yaşanan geri dönüş ile birlikte çevresel sorunların yeniden gün yüzüne çıktığını ifade etti. “Bu derelerin altının kırılması ve tüm fabrika arıtma sistemlerinin düzgün çalıştırılması gerekiyor,” diyen bilim insanı, sürdürülebilir bir çözüm için köklü değişikliklerin gerekliliğine dikkat çekti.

Son olarak, İzmir Körfezi’nde yaşanan bu olumsuz gelişmeler, sadece bölge halkının yaşam kalitesini etkileyen bir durum değil, aynı zamanda deniz ekosisteminin de büyük bir tehdit altında olduğunu gözler önüne seriyor. Bu noktada, hem kamuoyunun bilgilendirilmesi hem de yerel yönetimlerin etkin önlemler alması, bu sorunların çözülmesi açısından kritik bir öneme sahip. Temiz bir deniz ve sağlıklı bir ekosistem için atılacak adımlar, hem yerel hem de ulusal düzeyde hayati öneme sahiptir.