Kınık’ta, acil nakit ihtiyacını karşılamak isteyen çiftçilerin tefecilerin tuzağına düştüğü iddiaları son günlerde kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Olayın merkezinde, Kınık’ta yaşayan bir çiftçinin yaşadığı ekonomik sorunlar bulunuyor. İddialara göre, çiftçi, sorunun çözümü için AK Parti Kınık İlçe Başkanı Sami Mollaahmet’ten yardım istedi. Mollaahmet’in yardım edeceğini belirtmesinin ardından, çiftçiyi Yaşar Bulgurcu’ya yönlendirdiği öne sürüldü.
Çiftçi, Bulgurcu’dan kredi almak için tapu teminatı karşılığında 200 bin TL borçlandığını ve iki yıl boyunca düzenli ödemeler yaptığını dile getirdi. Ancak üçüncü yıl ödemelerde sıkıntı yaşamaya başladığını ifade eden çiftçi, tarlasının satış baskısı altında olduğunu iddia etti. Çiftçinin verdiği bilgiye göre, Mollaahmet ve Bulgurcu, tarlasını satmak için müşteri bulma aşamasına gelmiş ve bu konuda pazarlık yapmışlar. Çiftçi, sürekli olarak “tarlayı satacaksın” diye baskı gördüğünü öne sürdü.
200 bin TL’lik borcun zamanla 1 milyon 600 bin TL’ye yükseldiğini iddia eden çiftçi, ödemede zorluk yaşadığı için tarlasını kaybetme tehlikesiyle karşılaştığını belirtti. Bulgurcu’nun Torbalı’da ikamet etmesi nedeniyle, ödemelerin çoğunu Mollaahmet’in elektrikçi dükkânında gerçekleştirmek zorunda kaldığını aktardı. Yaşadığı bu olaylar sonrasında, kendisi gibi birçok çiftçinin benzer sorunlar yaşadığını öğrenmiş. Çiftçi, büyük hektarlık tarım arazilerinin düşük meblağlarla alındığını öne sürerek, ödemelerin aksaması durumunda tehditler aldığını açıkladı ve konuyla ilgili yasal yollara başvurmayı düşündüğünü belirtti.
Bir başka mağdur çiftçi ise bankaya 89 bin lira borcu olduğunu, bu borcu Bulgurcu’nun ödediğini ve bunun karşılığında tarlanı kendisinin üzerine devrettiğine dikkat çekti. Bu çiftçi, tapu devrinde harçların kendisine ödettirildiğini ve her ay Bulgurcu’ya 16 bin lira faiz ödediğini ifade etti. Bulgurcu’nun parayı verdiğinde tapuyu kendisine devredeceğini ama bu işlemin direkt olarak gerçekleştirilemeyeceğini, önce aile içinden birine devretmesi gerektiğini söylediğini aktardı.
Bu çiftçi, tapuyu devrettiği tarla üzerinde kardeşlerinin ve oğlunun toplamda 7 evinin bulunduğunu da belirtti. Babasından miras kalan tapunun kendisini zor durumda bıraktığını ifade eden çiftçi, bu süreçte tehdit edildiğini savundu. Bulgurcu’nun kendisine “Parayı vermezsen tarlanı satarım. Tarla sizin değil, sizi oradan çıkarttırırım” şeklinde ifadelerde bulunduğunu öne sürdü. Üstelik, Bulgurcu’nun kardeşlerine de benzer tehditlerde bulunduğunu kaydetti. Çiftçi, zor durumdan kurtulabilmek için yeni bir çözüm arayışında olduğunu, ancak Bulgurcu’nun kendisini Mollaahmet’e yönlendirdiğini belirtti.
Bütün bu iddialar, Kınık’ta yaşanan ekonomik sıkıntılar altında bir çözüm arayışı içerisindeki çiftçilerin nasıl zor durumda olduğunu gözler önüne seriyor. Ancak, her iki çiftçinin yaşadığı tecrübelerin ne denli yaygın olduğu ve bu tür tefecilik faaliyetlerinin ne kadar çirkin bir şekilde sürdüğünü gözler önüne serdiği de ayrıca dikkat çekici bir durum. Yaşanan bu olayların sonucunda çiftçilerin tarlalarını kaybetme tehditleriyle karşı karşıya kalması, tarım sektöründe büyük bir sorun haline gelmiş durumda.