Madımak Katliamı: Unutulmayan Bir Edebiyat Acısı
908 okunma

Madımak Katliamı: Unutulmayan Bir Edebiyat Acısı

Temmuz 2, 2025 13:37
Madımak Katliamı: Unutulmayan Bir Edebiyat Acısı
0

BEĞENDİM

Tanık Bir Edebiyatçının Gözünden Madımak

Yurtsever ve ilerici aydınların acımasızca katledildiği Madımak Katliamı’nın tanıklarından biri olan Hidayet Karakuş, 1993 yılında İzmirli dostu Aydoğan Yavaşlı ile birlikte bir etkinlik için Sivas şehrindeydi. O gün orada hayatını kaybeden aydınlardan bazıları, Metin Altıok, Behçet Aysan, Asım Bezirci, Hasret Gültekin ve Nesimi Çimen’dir. Karakuş, bu travmatik deneyimlerini şöyle anlatıyor: “Orada yakılan her arkadaşımın adı geçtikçe o günü tekrar yaşıyorum. Camların taşlarla indirildiği o anların sesleri hâlâ kulağımda. Merdivenlerde tedirgin bekleyen insanların yüzlerini, Asım Bezirci’nin şakalarını, Metin Altıok’un fırçasını, Behçet Aysan’ın düşünceli bakışlarını hatırlıyorum. O sokakta atılan ‘Yak ulan, yak!’ çığlıkları asla unutulmaz. Cumhuriyet’in temeline saldırılan bir gündü o.”

“Devlet, Acıları Sağaltmayı Hiç Düşünmedi”

Karakuş, aradan geçen 32 yıl boyunca adaletin tecelli etmediğini ve devletin mağdurların yaralarını sarmadığını vurguluyor. “Mahkemelerin sanıkların gösterilerine sahne olduğunu gördük. Kimileri kaçtı, kimileri öldü ama ceza almadı. Dava zamanaşımıyla kapandı. Devlet gerçekten acıyı sağaltmak isteseydi, bu tablo ortaya çıkmazdı,” diyor. Bu ifadeler, devletin olay üzerine yaklaşımının yetersiz ve kayıtsız olduğunu açık bir şekilde ortaya koyuyor.

“Yazılanlar Yetersiz, Daha Fazlası Gerekiyor”

Sivas Katliamı üzerine yazılan roman, şiir ve öyküleri yetersiz bulduğunu belirten Karakuş, olayın tarihsel bir bilinçle ele alınması gerektiğini savunuyor: “Sivas’ta yakılan her insanın ardında bir edebi iz bırakılmalı. Bu olay, yalnızca bir trajedi değil; aynı zamanda laiklik, demokrasi ve bilimin karşısında karanlık bir zihniyetin saldırısıdır. Bu nedenle edebiyatın ve aydınların görevi, aydınlıkla karanlığın savaşında taraf olmaktır,” ifadeleriyle sanatı ve bilimin önemine dikkat çekiyor.

“Bilimsel Düşünce ve Özgürlükten Sapılmamalı”

Aydınlanma karşıtlarının karanlık zihniyetinin hâlâ sürdüğünü vurgulayan Karakuş, laiklik ve bilimsel düşüncenin önemini tekrar öne çıkarıyor: “İnanç tartışılamaz ama bilimsel düşünce tartışılır. Din sabittir; bilim ise sürekli değişir, gelişir. Devlet yönetimi dinsel değil, laik ve bilimsel temellere dayanmalıdır. Bugün hâlâ bunları konuşuyorsak, karanlığın ne denli sürdüğünü görebiliyoruz,” diyor ve toplumsal bilincin aydınlatılması gerektiğini ifade ediyor.

“Laik ve Demokratik Bir Ülke İçin Eğitim Şart”

Karakuş, bir daha böyle acıların yaşanmaması için eğitim sisteminin kökten değişmesi gerektiğine inanıyor: “Ülkemizin en temel sorunu laik ve bilimsel eğitimin yeterince uygulanmaması. İnsan haklarına dayalı hukuk, eğitimde fırsat eşitliği, sağlık ve üretimde adalet sağlanırsa; çağdaş bir toplum olabiliriz. Aydınlık bir Türkiye özlemi için bu ilk adım olmalıdır,” şeklindeki yorumları, eğitimin toplumsal dönüşümdeki kritik rolüne dikkat çekiyor.

Anı ve Özlemle…

2 Temmuz’un yıldönümünde, Sivas’ta yitirilen tüm aydınları saygıyla ve özlemle anarken, Hidayet Karakuş’un dizeleri bu anıya eşlik ediyor: “İsli bir tarihte yazıldı bu şiirler / Giyilmemiş gelinliklere

En az 10 karakter gerekli