Henüz kimliği belirlenemeyen bir kişi, Atatürk Kültür Merkezi‘nden çıkan Özgür Özel’e tokat attı. Saldırgan olayın hemen ardından gözaltına alınırken, Özgür Özel ise hızla bölgeden uzaklaştırıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Özgür Özel’e saldıran şahsın gözaltına alındığını ve olayla ilgili bir soruşturma başlatıldığını resmi olarak duyurdu. Bu tür olayların, Türkiye’deki siyasi atmosferin gerginliğini bir kez daha gözler önüne serdiği söylenebilir.
Olayın gelişmeleri üzerine AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, bir basın açıklaması yaparak, “CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e yapılan saldırıyı lanetliyoruz. Sayın Özel’e geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Siyaset kurumuna yapılan hiçbir saldırı kabul edilemez. Saldırgan hukuk önünde hesap verecektir” şeklinde ifadelerde bulundu. Çelik’in bu açıklamaları, siyasi parti ve liderler arası dayanışmanın önemini vurgularken, aynı zamanda şiddetin reddedilmesi gerektiğini de ortaya koydu.
Bir diğer yorum da Adalet Bakanı Tunç tarafından yapıldı. Tunç, “CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e yönelik gerçekleştirilen fiili saldırıyı şiddetle kınıyor, kendisine geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Bu alçak saldırıya ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca derhal adli soruşturma başlatılmış, şüpheli gözaltına alınmıştır” dedi. Sözlerinin devamında, demokratik toplumlarda şiddetin hiçbir görüşün veya fikir ayrılığının meşru aracı olamayacağını vurguladı ve “Şiddete karşı ortak ve kararlı bir duruş sergilemek, hukuk devleti ilkesine ve toplumsal barışa inanan herkesin ortak sorumluluğudur” şeklinde ekledi.
Bu olayın ardından, Türkiye’nin siyasi gündemi bir kez daha şiddet olayları ile çalkalanma tehlikesi ile karşı karşıya kaldı. Siyasetçilerin, kendilerini koruyacak tedbirler almak konusunda daha dikkatli olmaları gerektiği bir gerçek. Ayrıca, toplumdaki kutuplaşmanın arttığı bir dönemde, siyaset dilinin de bu olumsuz etkilerden arındırılması gerektiği ifade ediliyor. Siyasi kutuplaşmanın yanı sıra, bireysel şiddet olaylarının da önlenmesi için toplumsal bir bilinç oluşturulması önem taşıyor.
Özgür Özel’in maruz kaldığı saldırının, birçok kişi ve kurum tarafından kınanması, bu tür olaylara karşı verilen tepkilerin birleşik bir duruş sergilediğinin de göstergesi. Saldırıdan hemen sonra gelen açıklamalar, siyasi partilerin ve liderlerin bu tür davranışlara karşı ortak bir tavır aldığını ortaya koymakta. Böylece, sadece Özgür Özel’in değil, tüm siyasi aktörlerin güvenliğinin sağlanması için adımların atılması gerektiği bir kez daha hatırlatılmış oldu.
Son olarak, bu tür şiddet olaylarının, demokrasinin temellerini tehdit eden bir durum olduğu herkesin malumudur. Siyasi bir söylemde, hakaret veya şiddet yerine, daha yapıcı bir iletişim dilinin benimsenmesi gerektiği aşikardır. Bu olay, toplumun her kesiminin bir arada yaşaması ve siyasi söylemlerde uzlaşmanın önemini yeniden gözler önüne serdi.